İnsanların davranışları ve söyledikleri arasındaki tutarsızlık, belki de çoğumuzu düşündürmüştür. Gösterilenle, gördüklerimiz arasındaki zıtlık… Tepkisizce izlediğimiz anlar…
Ceyda, o gün işe gitmek için biraz daha erken uyandı. Takvimine birkaç hafta öncesinden yazdığı notu gördü. ‘Kadınlar Günü…’ İşyerinden, güne özel hazırlanmaları istenmişti. Tam o sırada, annesi mutfaktan seslendi; “Yavrum, kahvaltın hazır!” Hızlıca kahvaltıya geçti. Evdeki kahvaltıları her sabah ayrı bir keyifli geçerdi. Annesinin kahvaltılıkları, babasının ‘Siz seversiniz.’ diye yeni şeyler denemesi… Mis kokan sıcak ekmeklere, ara sıra çiçekler eşlik ederdi. Özellikle de nergis zamanı gelsin, annesinin çok sevdiği bu çiçekler masalarından eksilmezdi.
Kahvaltı serüvenini bitiren Ceyda, işe gitmek üzere yola koyuldu. Tüm sokaklar afişlerle donatılmıştı. Sosyal medyada o güne özgü hatırlatmalar yapılıyor, mesajlar veriliyordu. “Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…” dedi kendi kendine.
Metroya bindiğinde etrafındaki insanları izlemeye başladı. Özellikle toplu taşımalarda, insanların davranışları ve tepkileri her zaman dikkatini çekerdi. Birlikte metroya bindiği çifte baktı. Adam yanındaki kadına sürekli emir vererek konuşuyordu. Ses tonunu yükseltmemeye çalıştıkça, ağzından kısa ve sert emir cümleleri çıkıyordu. Kadının o anki içine çekilmesi, yüzünün kızarması, telaş olup elinin titremesi… Tüm bunlara şahit olurken, bir yandan da aklına onlarca soru üşüştü. “Nasıl olur da erkek ve kadın arasındaki ilişki bu kıvama gelebilir? Çocuğunu doğuran, çocukla birlikte evdeki herkesin ihtiyaçlarını karşılayan bir eşe, nasıl bu kadar zalimce davranılabilir?”
İşyeri metro durağına 5 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Yolda hemen önünde yürüyen departman sorumlusu, Yeşim Hanımı fark etti. Telefonda çok hararetli bir şekilde konuşuyordu. O Ceyda’yı fark etmese de, Ceyda onun konuşmalarını gayet net duyabiliyordu. Zaten artık sesi de giderek yükseliyordu.
Ceyda, Yeşim Hanımı örnek alacağı bir rol model olarak görürdü. Yeşim Hanım evli, 2 yaşında çocuğu olan bir anneydi. İşyerinde de çalışkanlığıyla bilinirdi. Ancak kulak misafiri olduğu konuşma, onun bambaşka yönlerine ışık tutuyordu. Önce eşinin, ailecek birlikte vakit geçirme teklifini ret etmişti. İş toplantısının öncelikli olduğunu vurgulamıştı. Peş peşe emirler yağdırıp bir de “Bu söylediklerimin neresini anlamadın?” diye küçümsemişti. Çocuğu ile ilgili detayları da bakıcıya soracağını belirterek konuşmasını sonlandırmıştı.
Ceyda masasına geçip çalışmaya hazırlanırken, şahit olduklarını düşündü. Bir yanda eşinin zulmüne uğrayan bir kadın... Toplumun her kesiminde, her dönemde, vardı böyle insanlar. Ancak nasıl oldu da, kadınlar toplumda bu kadar değersiz hale gelmişlerdi?
Öte yanda hemen ilerisinde de departman sorumlusu... Çalışkanlığı dillere destandı ancak ailesini bile tanımıyordu. Çocuğunun sevdiği şeyleri, sağlık sorunlarını dahi bakıcısından öğreniyordu.
Tabi ki kadınlar kendi ayaklarının üzerinde durmalı, uğradığı zulme de sesini çıkarmalıydı. Elbette hayata dair beceriler kazanmalıydı. Ancak kadının becerilerinin olması, erkeğe dair özellikleri barındırıyor olması demek değildi ki... Kadının çocuk sahibi olması ve ailesi; iş hayatında dezavantaj olarak da görülmemeliydi.
Ceyda’nın gözü masanın köşesine konan papatyaya takıldı. Çalıştığı şirketi düşündü. Ondan önce çalışan kadınlara daha düşük maaşlar verildiği kulağına gelmişti. Görünürde ise kadınlara karşı duyarlı bir şirketti.
Papatyaya bakmaya devam ederken, üniversite yıllarına kadar gitti. Kadınlara okulun bahçesinde çiçek dağıttığını hatırladı. O zamanlar gönüllü olarak çalıştığı dernekleri düşündü. Dünyanın birçok noktasında savaş varken ve binlerce kadın zulme uğrarken hiçbirinden ses çıkmıyordu. Suriye’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da... Savaşın ortasında kalan çocuklardan, kadınlara… Açlıkla baş etmeye çalışırken çocuklarından olan, askerlerin eline düşen kadınlar ve kız çocukları... Ve daha niceleri...
Her yerde kadın haklarını konuşurken, zulme uğrayan kadınlar bu haklardan yoksun muydu? Yoksa yaşadıkları coğrafya yüzünden mi görmezden geliniyorlardı? Haklar sadece batıda yaşayanlara mı özgüydü? Kadının değerli olmasından bahsedilirken, aynı zamanda yok sayılan binlerce kadın... Peki bu kadınları hangi güne sığdıracaklardı?..
İnsanların söyledikleriyle yaptıklarının tutarsız oluşu, samimiyetsizliklerini ortaya koyuyordu. Davranışa yansımayan her söylem, havada asılı kalmaya mahkumdu.
Ceyda, dönüp etrafına baktı ve işe başlamadan önce çantasına uzandı. Çantasındaki minik kutuyu ve üzerindeki notu gördü.
“Hayatımdaki kadınlarla birlikte olduğum her an çok değerli. Hatırlamamız için özel güne gerek yok. Baban…”
Haklıydı babası… Değerli olanın değerini hatırlamak için herhangi bir güne gerek yoktu… Değerde tutarlı olan; tüm zaman, tüm mekan ve tüm insanlar için değerliydi…
Hatırlanmak güzel şey tabi...
Peki, hangi durumda hatırlar insan?
Yaşadığı dünyada, içinde bulunduğu toplumda, çıkarlarına uygun olduğu müddetçe hatırlar...
Tıpkı katledilirken sessiz kalınan, yok sayılan tüm kadınlara olduğu gibi...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi”, programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
14 Yorumlar
Değerli olanın değerini hatırlamak için herhangi bir güne gerek yoktu…
YanıtlaSilÇok şey anlatan bir cümle 🌾🌾🌾
Değerliyiz.. Bunu bir güne sığdırmak ne kadar manasızsa, bir topluma ya da bir toplum dışına sığdırmak da o kadar manasız.. Değeri hatırlatan değerli yazınız için teşekkür ederiz 🍃
YanıtlaSilEvet, düşününce ilk akla gelen kavram, samimiyetsizlik ... Çok şey söylenebilir veya samimiyetsizlik der bırakır İnsan.. Ne güzel anlatmışsınız, elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilHatırlamak için özel güne gerekir yok. Her an çok değerli.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🪷
Başarılı erkek başarılı kadın nasıl olunur onu öğrenmek lazım çağlar boyu egolu erkekler yetiştirilmiş egolu erkekleri de yetiştiren yine kadınlar olmuştur.kadındır kadının düşmanı bunu hep söylerim...evde yumurta kıramaayan erkekler dışarda çalıştığı işte başarı sağlayan evde çocuğu ihmal eden anne adayı kadın toplum sorunlarından malesef günümüzde para güç kaynağı ekonomik kriz dahada toplumu karıştıracak görünüyor...ailede iyi güzel rol model olmak lazım hiç kimsem yokken tek başıma nasıl hayatta kalabilirim nasıl yaşayabilirim düşüncesiyle her işi yapabilmeliyim vesselam
YanıtlaSil👏🏻👏🏻👏🏻
YanıtlaSil“Değerli olanın değerini hatırlamak için herhangi bir güne gerek yoktu..”Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilHaklıydı babası… Değerli olanın değerini hatırlamak için herhangi bir güne gerek yoktu…
YanıtlaSilHatırlanmak için özel güne gerek yok.
YanıtlaSilGünün anlam ve önemine uygun ne kadar da güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık.
YanıtlaSilTüm kadınların hak ettiği değeri bulması dileğiyle… 💐
Toplumu toplum yapan kadınlardir. Toplumun bizulmasinda da kadın vardır, toplumun toparlanmasinda da.
YanıtlaSilSamimi iliskilerde günün pek önemi olmadığıni hatarlatan cok hos bir yazı olmuş.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık🍀🌸🥰
Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. Bazı kadınların kadınlar günü kutlu oluyor maalesef. Filistin Doğu Türkistan Myammar Suriye kadın her yerde kadın, anne her yerde anne...🌿🌸 Ve bu değerli insanların hatırlanması için özel bir güne ihtiyaç yok. 🌼🌿🌸 değerli tüm zamanlarda değerlidir 🌺🌼🌿
YanıtlaSil