Ecrin, sakin bir yer arıyordu. Hem kahvesini yudumlayabileceği hem de kitabını okuyabileceği bir yer aslında... Binaların arasında sıkışmış eski bir bina gördü, o sırada. Burasının bir kafe olma ihtimalini hiç düşünmezdi. İçeri girerken eski duvarlardaki afişler dikkatini çekti. Afişlerde özel etkinlik, söyleşi resimleri vardı. Biraz daha ilerleyince önüne koca bir bahçe açıldı. Tarihi bir binanın etrafında ağaçlar, masalar ve sandalyeler vardı. Bir ağacın altında boş bir masa gördü ve hemen oturdu.
Bir süre etrafı gözlemledikten sonra bahçe içindeki iki katlı eski tarihi binaya girdi. "Etkinlik için bu bina kullanılıyor galiba." diye düşündü. Oldukça eski ve iç dekorasyonu da mütevazı bir binaydı. İkinci kata çıktı. Dolaşırken bir odadan farklı dilde bir ses duydu. Odaya biraz daha yaklaştı. Odanın kapısı yoktu. Sadece üst tarafında yabancı bir isim yazıyordu.
İçeride İngilizce ders veren yaşlı bir kadını fark etti. Kadın, yanında öğrencisiyle ders çalışıyordu. Tek bir amacı vardı:
Fayda vermek...
“Fayda vermek... Faydalı olmak... Hiç bilmediğin insanlara, hiç bilmediğin bir memlekette... Bu yaşına rağmen...”
Kafasında binlerce düşünceyle eve doğru yürüdü. Oysa ona göre bu yaştakiler yaşlıydı, evde kalmalıydı. Evde örgüsünü örüp uyumalıydı. Tanıdığı yaşlılar tam da böyle yapıyorlardı. "Gözlerim görmüyor kızım." deyip kitap dahi okumuyorlardı. Ama Janet hem gözlük kullanıyor hem de bazı yazıları büyüteç kullanarak okuyabiliyordu. Hatta tek ayağından da rahatsızdı. Bastonu yardımıyla biraz sekerek yürüyordu. Buna rağmen azimle öğrencilerine faydalı olmaya çalışıyordu.
Ecrin’in aklına anneannesinden gördükleri geldi. Ecrin, yazları köye anneannesinin yanına giderdi. Onda görmüştü, bir sütten neler yapıldığını... Ve çıkan onca ürünün yanında hiçbir atık olmadığını. Oysa onlar şehirde her gün çöp çıkarıyorlardı.
Anneannesi önce sütü kaynatır, kaymağını alır sonra sütten yoğurt yapardı. Geri kalan kaymaktan da tereyağı... Bununla da bitmezdi. Tereyağı çıkarılan kaymaktan artan bir süt daha kalırdı. Ondan da çökelek yapar, oradan kalan peynirin suyunu her şeyde kullanırdı. Nasıl bir döngüydü! Hiçbir zararlı şey yoktu. Her şey faydalı bir hale dönüşüyordu. Doğada bir inek dışkısı bile geri dönüşüyordu. Ya yakacak ya da toprağı beslemesi için gübre oluyordu.
Bu dünyada her şey fayda üzerine değil miydi? En sevmediğimiz, korktuğumuz, elimize almaktan çekindiğimiz börtü böcek dahi fayda üzerine yaşıyordu. Bir meyvesi dahi yok dediğimiz ağacın, gölgesi yetiyordu. Her şey ekosisteme müthiş bir fayda veriyordu.
Peki ya insan? Ne için yaratılmıştı? Her şey fayda üzerine ise insanın da buradan bir pay alması gerekmez miydi?
Fayda veren olmak... Fayda alan olmak... İnsanın hayatını ne kadar da güzelleştirirdi.
Tıpkı Janet gibi... İlerleyen yaşına rağmen çocukları bırakmamıştı. Onun da kafası artık eskisi gibi yeni bilgileri almıyor olabilirdi ama o amacını unutmamıştı. Fayda veren olarak kainattaki her yaratılana uyumlanmak gibi...
Hayatta bazen "Ben ne yapabilirim ki?" diye düşünebiliriz. Oysa niyetimiz, hep fayda veren olmak üzerine olursa mutlaka yapılacak bir şey bulabiliriz.
Mesela bulunduğumuz konumun hakkını veriyor olabilmek... Bir anneyim, çocuklarımın yetişmesi için çabalamaya devam etmek. Bir öğretmenim, öğretmekten hiç geri durmamak. Ticaret yapan bir insanım, iyi olan ürünü piyasaya çıkarmak. Hangi konuda usta isem, çırağımı kendimden iyi yetiştirmek...
İnsan sadece çevresine değil, kendine de faydalı olmalı, değil mi?
Zararlı olanı, sağlığımı bozacak olanı yememek... Vücuduma nefes aldırmayan şeyleri giyinmemek... En önemlisi fayda vermeyen arkadaştan uzaklaşmak, fayda verene yakınlaşmak... Fayda veren ilmi öğrenip hayatımda uygulamak...
İnsan seçimlerini hep fayda üzerine yapmalıdır.
“Benim için hangisi daha faydalıdır?” diye sormalıdır.
Aynı zamanda etrafına fayda veren olmalıdır.
Hangi yaşta, hangi konumda olursa olsun insan bunun için çabalamalıdır…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi”, programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
27 Yorumlar
Fayda için çabalamak...
YanıtlaSilİnsan fayda vermeye devam ettiğinde amacını hatırlıyor. Janet gibi... Teşekkürler
YanıtlaSilİnsan hangi yaşta olursa olsun üretimde olması, kendine ve başkalarına fayda vermesi çok kiymetli 🌻
YanıtlaSilFaydalıyı seçmek.. Kazanmanın yolu.. Kaybediş yok... Emeğinize sağlık 🌿
YanıtlaSilİnsan fayda verdikçe fayda görür hayatta.
YanıtlaSilEllerinize emeğinize sağlık 🌸
👏🏻
YanıtlaSilFaydalı olmak ve fayda verebilmek nasip olsun , kaleminize sağlık
YanıtlaSilFayda verenlerden olalım inşAllah…
YanıtlaSilgerçekten çok doğru bir yazı
YanıtlaSilözellikle herkesten önce insanın kendisine faydası olması lazım
Bazen fark edemeyebiliyoruz, hayatta her şey bir fayda için var. Yazar derin bir bakış açısı ve irdelemeye sahip. elinize sağlık.
YanıtlaSilFaydayı seçip fayda veren olabilmemiz ümidiyle...
YanıtlaSilFayda verenlerden olabilmek ne güzel anlatılmış, elinize sağlık. .
YanıtlaSilİnsanı hayatta diri tutan şey hedefi ve amacıdır.
YanıtlaSilBu hedefler hem insanlara iyi gelmek hemde kendisine iyi gelen bir hedef olunca iste o zman hayat anlanmaya basliyor....
Farkindalik arttiran bir yazi ol.us elinize sağlık 🌸
🌸✨
YanıtlaSilTeşekkürler 🌻
YanıtlaSilFayda vermek, "İhtiyaç giderenin ihtiyacı görülür bu hayatta." ne güzel bir yaklaşım. Emeğinize sağlık.💜
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🌺
YanıtlaSilİnsan sadece çevresine değil, kendine de faydalı olmalı. Ellerinize sağlık
YanıtlaSilAslında kaçınca yorulmaya ağını sandığım, ama ruhen beni çok yoran.. Fayda vermek için çabalamak, hayatın bereketi, dengesi.. Elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilHem kendine hem etrafına fayda veren insan olmak çok güzel 👍
YanıtlaSilEkosistemdeki bütün canlılar bitkiler böcekler kemirgenler en küçüğünden en büyüğüne bütün hayvanlar bakterisine kadar hepsi fayda üzerine yerini ve rolünü almış. İnsanda bu ekosistemin bir parçası olduğuna göre hem de yeryüzünün halifesi olduğuna göre fayda ile ilgili rolünü alması gerekmez mi? Son nefese kadar bu faydanın devam etmesi gerekmez mi? Güzel bir yazı olmuş teşekkürler
YanıtlaSil🌻
YanıtlaSilHer nerede olursan ol fayda veren ol 🌺
YanıtlaSil🥰🥰
YanıtlaSilSahip olduğumuz somut ve soyut kaynakların hakkını verebilmek önemli 👍
YanıtlaSilFaydaya yakınlaşmak zarardan uzaklaşmak demek.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🪷
Elçinin de dediği gibi ‘faydasız ilimden sana sığınırız’ ilimde bile faydayı ararken dönüp günlük yaşantımızda faydayı göz ardı etmemek…
YanıtlaSil