HAŞLANMIŞ YUMURTA




"Haşlanmış yumurtaya asla dokunamam." dedi Arzu. Ece hemen "Ben de asla dokunamam." diye söze karıştı. Pınar ise "Ben dokunabilirim ama haşlanmış yumurtayı yiyemiyorum." dedi.
Tuba, Arzu’ ya şaşkın bir ifade ile "Nasıl yani, hiç mi dokunamıyorsun?" diye sordu. Arzu, "Asla elimi sürmem ve haşlanmış yumurta yenilen odada durmam. Daha önce yenildiyse hemen anlarım ve en az on dakika havalandırılmadan odaya girmem. İki çocuğum var, eşim onlara isterse soyar ve yedirir. Hoş artık onlar da pek yemiyor. Biz daha çok omlet şeklinde tüketiyoruz." diye cevap verdi. 

Konuşmalar devam ederken Elif sessizce onları dinliyordu, bir süre kendi aralarında konuştuktan sonra Tuba, Elif’e dönerek sordu, "Sen hiç konuşmadın, senin aran nasıl haşlanmış yumurtayla?" Elif tebessüm ederek, "Hayatımda yediğim en güzel öğünlerim onunla olabilir. Hatta sizlerin yemediği gibi taze sıcak sıcak değil. Birçok kişinin yemek dahi istemeyeceği sopsoğuk ve rengi mora dönmüş şekilde."
Arzu "Iyyyy midem kalktı, açlıktan öleceğimi bilsem bile asla yemem, hemen çöpe atarım. Bence konuyu değiştirelim." dedi. Bir süre farklı konulardan konuştular. "Artık geç oldu, ayrılalım, bu akşam yaptığımızı mutlaka tekrarlayalım." dediler.  En kısa sürede buluşalım diyerek ayrıldılar. 

Elif doktordu; ortaokuldaki kız arkadaşlarıyla seneler sonra bir ortamda buluşmuşlardı. Hepsi gelememişti ama birçok kız arkadaşını uzun zamandır ilk kez görüyordu. Arabayla eve dönerken yumurta ile ilgili konuştukları geldi aklına. Düşününce gerçekten de hayatındaki en güzel öğünü haşlanmış yumurta ve ekmekten ibaret olabilirdi. 




Üniversite son sınıftaydı, acil stajını yapıyordu. Sabah 08:00’ de nöbeti devralıp bir sonraki gün sabah 08:00’ de teslim ediyordu. Acilden hiç çıkamadan 24 saat geçiyordu. 

Gündüzleri yoğun oluyordu, ama en çok yoğunluk akşam saatlerindeydi. Özellikle akşam saatlerinde yoğunluk başlıyor. Gece yarısına kadar devam ediyordu. Sabaha karşı bir sakinlik oluyordu. 

Acil servisten ayrılmak yasak olduğu için yemekler servisin içindeki çay ocağına gelirdi. Hastane gece, yeni günün ilk saatinde “gece kahvaltısı” veriyordu. Ekmek, peynir, salatalık, zeytin, yumurta… 

Elif ve diğer staj arkadaşları en kıdemsiz oldukları için her işe onlar koşuşturuyor, ortalık sakinleşene kadar yemek yiyemiyorlardı. İşte gece yarısından sonra özellikle artık yorgunluk çökmüş, ama büyük bir iş başarmış, ortalık sakinleşmişti. "Bir şeyler alıp dışarı çıkalım." dedikleri saat inanılmaz keyifliydi. 

Çay ocağında sadece morarmış, soğuk bir yumurta ve poşetin içinde yuvarlak bir ekmek bir de bayatlamış çay olurdu.  İşte ekmeğin içine koydukları o yumurta ve çay ile de enerji toplarlar, gelen vakalara ne yaptıklarını anlatırlardı. Acil kapısından sabah çıkarken "Çok şükür be, bugünü de atlattık." dedikleri zamanlar geliyordu aklına. 

 

 


Acil nöbetinin ilk gecesinde o yumurta ve ekmeği gördüğünde o da arkadaşları gibi "Ben yemem bunları." demişti ama düşündükçe gerçekten en keyif alarak yediği şey o yumurta olmuştu.

Niye o kadar keyifliydi ki acaba diye düşündü? Sadece kuru bir ekmek, soğuk ve rengi değişmiş bir yumurta ve belki birazcık da tuz. 

Eve yaklaşmıştı, gitmeden bakkaldan bir şeyler almak için durdu. Bakkalın yan tarafında balıkçı vardı, küçük oğluyla birlikte balığa gidiyorlardı. Kapının önüne oturmuş olan bakkal çocuğa, "Bu sefer sen de mi gidiyorsun Ali?" dedi. Babasına bakarak "Yorulmaz mı, sabaha kadar nasıl duracak sizinle?" diye sordu.

Babası Ali’nin başını okşayarak "Kendi tuttuğu balıklarla yemek yapacağız. Yarın yediği yemeği ve yattığı yeri sevecek." diyerek gülümsedi.

Elif’in gözleri parladı bu cevap karşısında, gülümseyerek baktı çocuğa. "Rastgele" dedi arkalarından. 

Bakkala girdi gülümseyerek... "Yumurta verir misiniz?" dedi.  




Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü 
ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. 
Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme 
ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
 

Kim Kimdirİlişkide Ustalık”Başarı Psikolojisi programlarıyla 

mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara 

hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.




Yorum Gönder

30 Yorumlar

  1. Bedel... Bize temasını arttıran, keyif almamamızı sağlayan şeyin bedel olduğunu anladığımız güzel bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. İnsanın imkansızlığı içinde emek verdiği her şey değerli oluyor.. Şimdi imkanların çok fazla olduğu bir dönemdeyiz kahvaltı sofralarında yumurtanın yüzüne bakan yok 😊
    Az olan her zaman bereketli çok şükür 🤲 Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  3. Rastgele ☺️
    Kendimize yaptığımız büyük eziyetlerden biri "Asla" demek. Kendimizi kilitlememiz gerektiğini anlatan güzel bir yazı 🪷
    Elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  4. Özlem Sunarel6 Temmuz 2024 14:16

    Hayatta asla asla dememek lazım, belki de o asla dediğin şey hayatının en kıymetli şeylerinden biri olabilir ve sana çok şey öğretebilir. Teşekkürler 🤩

    YanıtlaSil
  5. Özlem Sunarel6 Temmuz 2024 14:17

    Asla asla dememek gerekiyor belki de asla dediğin şey sana hayat boyu en lazım olacak şeyi Öğreten olacaktır. Teşekkürler🥰

    YanıtlaSil
  6. İnsan elinde olanın kıymetini, değerini unutabiliyor. Kaybettiğinde onun ne kadar faydalarının olduğunu görebiliyor.

    YanıtlaSil
  7. “İnsan bedel ödediği şeyi sever” Ellerinize, emeğinize sağlık 💐💐

    YanıtlaSil
  8. Hayattaki bedeller ne kadar da kıymetli, ne kadar da anlamlı❤️

    YanıtlaSil
  9. Bedel ne güzel şey, bedelimiz kadar yaptığımız işleri seviyoruz.. Bedel sayesinde kıymet veriyoruz sevdiklerimize 🌸❤️

    YanıtlaSil
  10. Elinize sağlık🌺

    YanıtlaSil
  11. İnsan en çok bedelını sever. Asla kelimesine çok dikkat etmemiz lazım. ☺Kaleminize sağlık. Çok güzel ve fayda dolu bir yazı olmuş....

    YanıtlaSil
  12. Emeğinize sağlık 🌸🌸

    YanıtlaSil
  13. İnsanın tek seçeneği olunca yumurtayı yiyor. Yemem dediği her şeyi yiyor. O yediğini lezzetli yapansa ödediği bedellerdir.
    Zahmetli yemekler, bedel ödenen yemekler lezzetli oluyor ve tadını unutmuyoruz.
    Dogru yere dogru bedel ödemek dileğiyle 💐
    Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  14. İnsan açlığı kadar yediğinden lezzet alır. Bolluktaki tukettikleri pek temas etmeyebiliyor. Ama ne zamanki imkanlar kısıtlı, ne zamanki açlık artarsa o Asla'lar çok Şükür'e dönüşüyor...
    Kaleminize saglik... cok etkili bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  15. Kaleminize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  16. Ne güzel olmuş

    YanıtlaSil
  17. Yemek için dahi bedel ödemen gerekmekte, ne güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  18. Ne kadar bedelin yüksekse o kadar değerli o şey. Hayat bedel ve karşılığı üzerine kurulu.

    YanıtlaSil
  19. Zeynep Büşra9 Temmuz 2024 06:05

    imkan, süreç ve açlık.. ne de güzel kaleme alınmış..

    YanıtlaSil
  20. Asla "Asla" deme. Düşünmek gerekli bazen asla dediğimiz şeyler neler? Nasıl asla olmazlarımız olmuşlar. Altında neler saklı...

    YanıtlaSil
  21. Emeğinize , kaleminize sağlık🥰

    YanıtlaSil
  22. İnsan hayatta en çok ödediği bedelleri seviyor. Neye bedel ödediyse kıymetlisi o oluyor. Birinin tahammül edemediği şeyler onun en sevdiği oluyor.

    YanıtlaSil
  23. Bedel, her şeyi ne kadar da güzelleştiriyor...

    YanıtlaSil
  24. Bedel olmayınca anılar anlam kazanmıyor :)

    YanıtlaSil
  25. İnsanın sevme problemi yoktur, bedel eksikliği vardır....

    YanıtlaSil
  26. En güzel kahve de tüm o yorgunluktan sonra oturup “yoruldum ama çok iş hallettim” deyip kendinle gurur duyduğun zaman değil midir? 🥰

    YanıtlaSil
  27. Bedel insanın hayatını güzelleştiriyor 🌺

    YanıtlaSil
  28. Şükürlü olmak ne güzel 🍀

    YanıtlaSil
  29. Kaleminize sağlık. 🌻

    YanıtlaSil
  30. Bedel verdiğin herşey çok kıymetli oluyor. 💫

    YanıtlaSil