SEN VERME, BEN SEÇEYİM!







Pazarda aldığı sebzelerden hangisini akşam yemeği için hazırlayacağını düşündü. Az ilerideki dolmalık biberleri görünce, “Tamamdır, biber dolması! Bayağıdır da yememiştik.” diyerek tezgahın önünde durdu ve pazarcıya tatlı sert sordu:


“Seçmece değil mi bunlar?”


“Evet ablam, veriyorum iki kilo.”


“Sen verme, ben seçeyim!..”


Yaklaşık üç aydır istikrarlı bir şekilde bu tutumunu devam ettirmeye çalışıyordu. Üç ay önce niyet etmişti, artık kararlarını kendi verecek ve net bir dille ifade edecekti. Çok uzun zamandır sadece başkalarına uyumlandığını ve bunun onu çok yorduğunu fark etmişti. Oturup düşünmüştü, “Bu ilk ne zaman ve nerede başlamıştı?”


Sude, beş yaşına yeni girmişti. Annesiyle birlikte parkta oynamaya çıkmıştı. “Tahterevalliye mi, salıncağa mı binsem?” diye kararsız bir şekilde ortada dolanmaya başlamıştı. Annesi de, “Salıncağa bin de seni sallayayım.” diyerek onu yönlendirmişti. O zamanlarda başlamıştı seçimlerinde zorlanmaları… O her zorlandığında, yanında yerine seçim yapabilecek birileri hep var olmuştu.


İlkokul arkadaş seçimlerinde de durum böyle olmuştu. Öğretmeni, “İstediğiniz arkadaşınızın yanına oturabilirsiniz.” demişti. Herkes birinin yanına yerleşirken Sude, ayakta kalmıştı. Merve de, Narin de sevdiği arkadaşlarıydı. İkisi arasında bir seçim yapamamıştı. Merve’nin yanına mahalleden arkadaşı Esra oturunca, o da mecbur Narin’in yanına oturmuştu.




Sude, çalışkan bir öğrenciydi, liseyi dereceyle bitirmişti. Üniversite sınavından iyi bir puan almıştı, istediği pek çok yere yerleşebilirdi. Aklında mimarlık, genetik mühendisliği ve eczacılık vardı. Tercih yapacağı sırada hangisini ilk sıraya yazacağını bilememişti. Ailesi onun eczacılık seçmesini istemişti. Yine onların yönlendirmesiyle ilk sıraya Ankara’da bir üniversitede eczacılık bölümünü yazmıştı.


Arkadaşlarıyla okul çıkışı arada bir kafeye giderlerdi. Garson, “Ne içersiniz?” diye sorduğunda, hemen arkadaşlarına bakardı. Çoğunlukla verdiği cevap, ‘’Fark etmez’’ ya da “Aynısından olsun’’ olurdu.


Mezun olunca, “Akademik kariyer mi yapsam, bir eczane mi açsam?” diye düşünürken yine arkadaşlarının fikrine uyumlanmıştı. “Akademik kariyeri ne yapacaksın, ömür boyu öğrenci mi olacaksın? İnsan bıkar zaman içerisinde, sıkılırsın. Evine yakın bir yerde bir eczane aç, rahat edersin.” demişlerdi. Sude de kendini eczane işletirken bulmuştu.


Eczaneye annesinin ilaçlarını almaya gelen Ahmet ile evliliği de benzer şekilde olmuştu aslında. Mahalledeki konu komşu, ‘’Ahmet çok efendi çocuktur. Bu devirde böyle efendi, terbiyeli erkek zor bulunur. Seni de beğenmiş, ‘Evet’ de, olsun bu iş. Çok düşünme, evlen.” demişlerdi.


Her seferinde daha hayati bir karar vermesi gerekiyordu. Ama kendi kararları yerine, etrafındakilerin fikirlerine uyumlanmaya devam ediyordu. Zaten artık karar vermek ona çok zor geliyordu. Sürekli seçenekler arasında kalıyor ve bocalayıp duruyordu. Sonra hemen etrafındaki insanların fikirleri devreye giriyordu.


Çocuklarını büyütürken de en çok bu özelliği onu yoruyordu. Annesi ayrı, kayınvalidesi ayrı bir yöntem söylüyordu. Kimin dediğini yapsa diğeri tarafından eleştiriliyordu. Artık düşünme kası erimiş, yok olmuştu sanki. Tekrar nasıl güçlenip kaslanacak, düşüncelerini ve davranışlarını nasıl şekillendirecekti?




İnsan, hayatta sürekli seçimler yapar.


İnsanın küçük küçük yaptığı seçimler, onu büyük seçimler yapmaya hazırlar.


İnsanın basiti küçümsememesinin önemi de buralardan başlar.


Üstelik pazarda dolmalık biber seçerken bile…




Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü 
ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. 
Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme 
ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
 

Kim Kimdirİlişkide Ustalık”Başarı Psikolojisi”, programlarıyla 

mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara 

hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.




















Yorum Gönder

9 Yorumlar

  1. Ne güzel anlatılmış, hayat bizi yetiştirmek için zorlasada biz onu görmüyoruz. Yeniden niyet edelim küçük küçük seçimler yapmaya, basite disipline olmaya

    YanıtlaSil
  2. Her seçim her karar bir bedeldi…

    YanıtlaSil
  3. Ne kadar hayati bir şey azı küçümsememek. Her yerde karşımızda. Ama beni en çok etkileyen, 'İnsanın küçük küçük yaptığı seçimler, onu büyük seçimler yapmaya hazırlar.' Ne güzel bir bilinç açma olmuş. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Dışarıdan ne var bunda denecek kadar basit görünen her detay aslında bir kartopunun çığa dönüşmesi gibi hayatımıza yön verir hale gelir. O yüzden insan basite inmez ancak ve ancak "basite yukselir"💕

    YanıtlaSil
  5. İnsan neden kararsız kalır ? Belki de en iyi en mükemmeli seçmek için olabilir.
    Ne güzel detaylı anlatmışsınız..Her seçim bir karar, her karar bir vazgeçiş.
    Yanlış şeylerden vazgeçenlerden olmak ümidiyle 🤲

    YanıtlaSil
  6. Düşündürücü bir yazı. Pazarda biber seçmek bile seçim

    YanıtlaSil
  7. Emeğinize sağlık 🪷

    YanıtlaSil
  8. İnsan seçimlerinden ibarettir. Malesef insan seçim yapanadıgında başkaları onun için seçim yapar hale geliyor. Bu konuda farkındalık uyandıran bir yazı. Cok güzel olmuş elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  9. Seçim yapmak bazen ne kadar zor oluyor. Doğru olanı seçmek isterken nasıl da yanılıyoruz... Elinize sağlık 🌿

    YanıtlaSil