Kapı ısrarla çalıyordu.
Oğuz, “Kim bu, gece gece alacaklı gibi çalan?” diye söylenerek kapıya yöneldi.
- Kim o?
- Benim, Nalan. Aç kapıyı.
Oğuz kapıyı açtı. Nalan izin dahi istemeden kendini içeri attı. Elinde, dumanı üstünde tüten mis gibi bir kek vardı. Hemen aynanın yanındaki dolaptan terliklerini alıp mutfağa geçti. Geçerken de Sude’yi sordu.
- Sude içerde mi?
Nalan, Oğuz'un şaşkın bakışları arasında salona doğru yöneldi. Salonun kapısında Sude ile karşılaştılar.
- Hoş geldin Nalan, hayırdır bir şey mi oldu?
- Yok canım, kek yapmıştım onu getirdim. Hem de sana anlatacaklarım var. Anlatmazsam patlarım, içimde kalır.
- Bu saatte mi? Biz de tam yatmak üzereydik.
- Ne yatması canım, bu saatte yatılır mı? Tavuk musunuz siz?
Sude ve Oğuz birbirlerine bakakaldı. Nalan'ı çok seviyorlardı. Geçen sene bu apartmana taşındıklarında onlara her konuda destek olmuştu. Mahallede nereden alışveriş yapılır, apartmanda kimler var, nasıl insanlar, hepsini Nalan anlatmıştı. Bu sayede, kısa sürede yeni evlerine alışmışlardı.
Nalan orta yaşlarda, oğluyla yaşayan, eşinden yeni ayrılmış bir kadındı. Boşandığından beridir de zor günler geçiriyordu. Oğluyla da problemler yaşıyordu. Apartmandakilerin çoğu emekli kimselerdi ve Nalan onlarla pek anlaşamıyordu. Sude Nalan’a göre gençti ve Nalan onunla konuşunca rahatlıyordu. Eski eşiyle nasıl evlendiklerinden tut, oğlunun doğumuna kadar her şeyi anlatıyordu. Hemen hemen her gün beraber kahve içiyorlardı.
Sude öğretmenlik yapıyordu ama taşındıklarında mesleğine ara vermişti. İşine geri dönünce de, Nalan yalnızlık çekmeye başlamıştı. Bu sefer de, akşamları Sude ile kahve içmek istiyordu. Sude yorgun olmasına rağmen yine de onu dinlemeye çalışıyordu. Eşi Oğuz ise bir şirkette muhasebe müdürlüğü yapıyordu. İşleri sürekli hesap kitap ve bilgisayar üzerine olunca, eve geldiğinde ayaklarını uzatıp Sude’yle günün değerlendirmesini yapmak istiyordu. Bazen de beraber film izlemek için mısır patlatıyorlardı. Tam çaylarını da alıp film izlemek için hazırlandıklarında ise çat kapı Nalan geliyordu. Üstelik bir kere, iki kere değil, her akşam gelmeye başlamıştı. Oğuz da artık sinirleniyor ve bunun sorumlusu olarak da Sude’yi görüyordu.
- Karımla bir vakit geçiremeyecek miyim ya! Her gün, her akşam Nalan! Nasıl bir kadın bu? Yüz verme artık şuna lütfen. Ben evimde huzur istiyorum, dinlenmek istiyorum! Bir gün de ayaklarımı uzatamayacak mıyım?
- Haklısın hayatım ama ne yapabilirim ki? Çat kapı geliyor, bir şey diyemiyorum.
İkisi de Nalan'ı sevdiklerinden, kalbini kırmak istemiyorlardı. Ama işler ilerde tahammül edilemeyecek boyuta doğru gidiyordu. Karı kocanın tek kavgaları Nalan'ın bu çat kapı gelişleri ve uzun uzun sohbetleri oluyordu. Nalan’ın kalbini kırmadan buna nasıl bir çözüm bulabilirlerdi?
Her ilişkide olduğu gibi arkadaşlık ilişkisinde de sınır, her zaman için en doğrusuydu. Fakat baştan sınır çizmedikleri için, Nalan bu arkadaşlıkta pek sınır tanımıyordu.
İnsanlar hayatta sınır koymadıklarında hep o sınırı aşmak isteyen birileri çıkar. Sınır çizemeyen herkesin hayatında, bir Nalan beliriverir. Bu bazen çocuğu, bazen eşi, bazen de annesidir insanın…
Peki, insan sınırlarını nasıl oluşturmalı?
Sınırlarını nasıl korumalı?
Ya siz, sınırlarınızı nasıl koruyorsunuz?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi”, programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
21 Yorumlar
Ilişkilerde sınırlar nasıl korunur?
YanıtlaSilSınırlar insanın hep sınavı en çok da koruyamayanların
YanıtlaSilAh o çizgiyi aşan durumlar, hadsiz insanlar ve onları bu hale getirenler...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🪷
İnsan doğru tepki veremeyince ne kadar da büyütüyor problemini...
YanıtlaSilİlişkilerde sınır çok önemli, siz de çok güzel, çok hayatın içinden bir öyküyle anlatmışsınız, elinize sağlık..
YanıtlaSilNetlik ve sertliği karıştırmadan, hayır diyebilir olmak. 'Hayat kurtaran bir strateji' Emeklerinize sağlık 🌸👏🏼
YanıtlaSilSınırını bilmek gerçekten ne kadar önemli 🌺🦋
YanıtlaSilAh Nalan ah :(
YanıtlaSilsınırları belirleyince insanın kafası da rahat oluyor:)
Ellerinize sağlık 🌺
YanıtlaSilİletişimin başında pek de önemsemiyoruz, sınır koysak samimiyetsizmiş gibi olmaktan korkuyoruz, ama sınırlar olmadan ilişki kalitesi ve devamlılığı olmuyor, ne güzel anlamışsınız, elinize sağlık
YanıtlaSilİlişkide olmazsa olmaz sınırlar.🌸
YanıtlaSilAynısını geçen akşam yaşadım :/ Biriyle sınırlarını koruyarak da iyi ilişki kurabilir mi insan?
YanıtlaSilSınırlar korunduğunda ilişkiler daha samimi daha samimi ...had bilmek sinir bilmek nede güzel meziyet kaleminize saglik
YanıtlaSilSınırlar, hele ki gözükmeyen ama çizgiyi aşınca en çok acıyı veren o görünmez sınırlar... Ne kadar da görmemize ve o sınırı aşmamaya ihtiyacımız var...
YanıtlaSilellerinize sağlık
YanıtlaSilSınırlar insanı korur.
YanıtlaSilPeki sınır neydı
YanıtlaSilİnsan sınır koyamayınca tavizler de bir biri ardına gelmeye başlıyor. İyi ilişkiler istiyorsak ilişkimizi korumak için sınırlarımızı da bilmeliyiz
YanıtlaSilSınırları anlatan çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSil💐💐💐💐
YanıtlaSilİnsan, insanı dener...
YanıtlaSil