Misler gibi giyinmişti Zehra. Kıyafetinden saçına adeta bir uyum abidesiydi. Bu hazırlık tabi ki altın günü içindi. Kıyafeti, cümleleri söyleme tarzı, içeriği dolu doluydu ve hep de öyle olacaktı. Biri eksik oldu mu, o gün kendini iyi hissetmezdi. Kimselere laf düşürmezdi, kendini en iyi şekilde temsil etmek zorundaydı.
Merdivenlerden koştura koştura indi. Bindi lüks arabasına, hızlıca sürüverdi. Park yeri bulmak ne mümkündü o sokaklarda… Tam park yeri ararken birinin çıktığını gördü. Hızlı bir manevrayla boşalan yeri kapıverdi. İnip aceleci adımlarla yürümeye başladı. Uzunca bir yokuş çıkmaya başlayacaktı, yandaki büfeden su alıp öyle devam etti. Kızlar buluşacakları yere çoktan gelmişlerdi bile. Telefonuna yağmur gibi gelen bildirimlerden anlaşılıyordu. Geç kalmıştı, o yokken kim bilir neler konuşmuşlardı?
Balat’ın yokuşları da, merdivenleri de meşhurdur. Sokaktaki çocukların sesleriyle evlerin rengârenk panjurları birlikte sanki bir karşılama töreni gibiydi. Yokuşla birlikte merdivenler de vardı tabi. Taş taş üstüne, ses ses üstüneydi.
Ve tam o an, bir ses çarptı kulaklarına Zehra’nın:
“1, 2, 3… Tıp.”
Bir evin içinden, çocuk oyunlarından bir ses. Basit bir oyun gibi görünse de, Zehra'nın içinde garip bir kıpırtı bıraktı. Neden tam da şimdi, burada denk gelmişti? Hem o sessizliği sevmezdi ki… Sessizlik onun için boşluktu. Boşluksa hemen doldurulmalıydı.
Bu oyunu küçükken mahalle arasında da oynarlardı. En sevdiği oyunlardan biriydi aslında. Sevmesinin nedeni, ilk önce kendisinin konuşmaya başlamasındandı. Bir an önce konuşur, durduramazdı kendini. Herkes susmuşken konuşmak çok hoşuna giderdi. Annesi “Bak kızım, sakın babanla tartıştığımızı kimseye söyleme.” dediğinde hemen alt mahallede oturan anneannesine olanı biteni yetiştirirdi. Okulda sıra arkadaşının güvenip paylaştığı sırrını da sınıfın ortasında bir anda ağzından kaçırıvermişti. Oysa en sevdiği arkadaşıydı Ayşe. Onu kaybetmeyi hiç istemezdi. Ama tutamamıştı işte o meşhur çenesini.
O kadar çok anısı vardı ki boşboğazlığı konusunda… Bir anda hepsi film şeridi gibi geçti gözünün önünden. “Ağzı var, dili yok.” cümlesi Zehra için söylenmiş bir cümle değildi anlayacağınız.
İnsan bazen yaptığı davranışı o kadar sahiplenir ki, onun yanlış olduğunu fark edemez.
Zehra, hayatında ilk defa durdu.
Aslında duyduğu oyun değil, içindeki sesin yankısıydı. Düşünmeden, durup tartmadan, hep ilk konuşan olmanın illüzyonunda yaşamıştı. Oysa bazen susmak gerekirdi. Sözün kıymeti sessizliğin içinden doğardı. Biriktirdiği onca havadise rağmen, içinden bir ses artık daha yüksek konuşuyordu:
“Sus.”
Biriktirdiği onca havadise rağmen bugün anlatmamaya karar verdi.
Mazi işte... Geçmiş zaman. Renkli merdivenler ve o ev, onu bir anda geçmişe götürmüştü. Su şişesini sıktı elinde. Nefes aldı, yokuşu tamamladı. Renkli merdivenlerin sonundaydı. Kızların olduğu kafeye vardığında artık bambaşka bir Zehra vardı o masada.
Bugün Melda’nın günüydü. Altınlar verildi ve bir aylık hasret giderildi. Kahveler, çaylar, pastalar derken akşam saat yedi çeyrekte dağıldılar.
Gün arkadaşı Ayten, Zehra’daki değişikliği hemen fark etti. Normalde kimsenin söz almasına izin vermeyen Zehra bugün inzivaya çekilmişti sanki. Bu sessizliğin nedenini merak etti ve eve geçince Zehra’ya telefon etti.
Zehra, konuşma hakkını bu kez sadece ona kullandı. Aldığı kararları da tam anlatacaktı ki… Yine yankılandı o oyun sesi aklında:
“1, 2, 3… Tıp…”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi”, programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
9 Yorumlar
1-2-3 tıp... Çocukluğuma gittiğim güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🪷
Bazen susmasını da bilmek gerek
YanıtlaSilİnsanın normallestirdigi yanlışlarını fark edebilmesi çok kıymetli. Sürekli farkında olabilmek ümidiyle...
YanıtlaSilSıcacık, samimi bir yazı gülümsetti bizleri emeklerinize sağlık 🌺
YanıtlaSilAceleciğime telaşıma minik bir sessizlik molası... Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilİnsan kendi yaptıklarından da deneyim çıkartabiliyor, bunu ne güzel anlatmışsınız, elinize sağlık..
YanıtlaSilKimi için sessizlik zor kimi içinse ses. Kimi konuşmadan duramaz, kimisi konuşamaz… Mesele ne konuşmak ne de susmakKim neyi yapamıyorsa sınavı da yapamadığından…
YanıtlaSilÇocukluğumuza götüren bir yazı... kaleminize sağlık
YanıtlaSilEvettt 123 tıp..🙊🙊
YanıtlaSil