Artık sonbaharın kendini iyiden iyiye hissettirdiği günlerden biriydi. Hava soğumaya başlamıştı ama güneş yine de varlığıyla yeryüzünü ısıtıyordu. Feride tam güneşin en güzel vaktinde “Artık bir kahveyi hak ettim.” diyerek balkona çıktı. Dalları balkona doğru uzanan ıhlamur ağacına doğru bakarken buldu kendini... Bu ağacın ne zamandan beri orada olduğunu hatırlamaya çalıştı. Kendini bildi bileli o ağaç oradaydı. Otuz yıldır her haline şahit olmuştu.
İlkbaharda yeşil yeşil filizlenerek çıkan yaprakların neredeyse her halini ezbere biliyordu. O yaprakları saklayan tomurcuklar açar, büyük yapraklar çıkarken dökülür, etrafa konfeti gibi dağılırdı. Ihlamur ağacının yaprağının altı griye benzeyen kurşuni bir renkteydi. Feride bir gün merak edip araştırmış, sonunda öğrenmişti. “Gümüşi ıhlamurmuş adı, yapraklarının altından dolayı.” diye heyecanla anlatmıştı her gelen misafirine.
Yapraklardan sonra yaza doğru ıhlamur çiçekleri tomurcuklanır, haziran ayında ıhlamur çiçeklerinin kokusu tüm mahalleye yayılırdı. O tatlı sarı renkleriyle insanı kendine hayran bırakırdı. Çiçekleri dalda öyle pek uzun durmazdı, bir iki hafta içinde tohuma dönerdi. Ihlamuru hem toplamak hem de kokusundan mest olmak için kalan zaman oldukça dardı. O kısacık süredeki kokusu bile unutulmazdı…
Çiçeklenme süreci bittikten sonra sonbahar gelene kadar yaz boyunca yaprakları rüzgârda salınır, gölgesiyle serinlik verirdi. Yaprakları artık sararmaya başlar, yavaş yavaş dökülür ve kışın sadece gri gövdesi kalırdı.
Feride ıhlamur ağacının bir yıllık tüm sürecini düşünürken “Ah o ıhlamur kokusunu şimdi de alabilsem.” diye geçirdi içinden. “Tüm yıl o kokuyu alsak ne güzel olur. Mis gibi… ”
İnsan her güzel olan şeyin hayatında daimi olmasını ister ama hep orada olanın da normalleştiğini unutur. O yüzdendir ki, ne heyecanlarla aldığı o mantoyu sonraki sene aynı heyecanla giymez. Kaç gece hayalini kurduğu o muhteşem dolap zamanla onun için diğer dolaplar gibi olur. İnsan şarkılar, şiirler yazdığı sevdiğiyle evlenip hep aynı evin içinde yaşamaya başlayınca o heyecan zamanla unutulur.
İnsan zamanla alışır ve normalleştirir.
Senede bir iki haftalık o tatlı koku nasıl her sene insanı kendine hayran bıraktırıyor… Çünkü yokluğuna da şahidiz. Bu aynı bir şeyi kaybetmeden kıymetinin anlaşılmadığı gibidir.
Bir şeyin varlığı kadar yokluğu da kıymetlidir. Yılda bir iki kez yapılan yemekle her gün yenen yemeğin etkisi aynı mıdır?
İnsan kendisine faydası olan, keyif veren şeylerin hep devam etmesini ister. En sevdiği dizilerin hep sürmesini, arkadaşıyla geçirdiği vaktin hiç bitmemesini, okulların hep tatil olmasını, annesinin hep köfte patates yapmasını, bütün yıl yazın devam etmesini ister. İster de ister… Ama bu istekler insanın faydasına mıdır?
Feride, kahvesinden son yudumunu da alırken saksıdaki kasımpatıya baktı. Adı üstünde, kasım çiçeği. Yılın son demlerinde gözlerini şenlendiriyordu ve o da ilkbaharda çiçeklenmiyordu. Her çiçeğin kendi vakti vardı. Kendi faydasını ve güzelliğini sunduğu vakti…
“O ıhlamur çiçekleri şimdiye kadar sürse o havada belki de kasımpatı açmayacaktı. Bu kadar çeşit, renk olmayacaktı. Gerçekten her şey vaktinde ve olduğu kadarıyla güzel. Daha fazlasını istemek nankörlük” diye geçirdi içinden. Artık üşümeye başlayan Feride içeri girdi.
Ve insanoğlu isteklerinin tutarsızlığını fark ettiğinde tıpkı kışın karda açan kardeleni haziranda istemesi gibi mutsuzluğa dalıp gitti…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi”, programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
41 Yorumlar
ellerinize sağlık
YanıtlaSilHer şey zamanında güzel🥰
YanıtlaSilIhlamura bakıp insana bunları düşündürene hamd olsun🤲🏻
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel bir paylaşım 🍀
Bayılıyorum doğadaki her şeyin bize bir ders niteliğinde olmasına... Yine çok güzel bir yazı ellerinize sağlık
YanıtlaSilİnsan elindeki ile yetinmeyi öğrendiğinde mutluluğu bulacak..
YanıtlaSilPayına razı olup şükredenlerden olmak ümidiyle 🤲
Ihlamur gibi ne çok güzellikler sunulmuş bizlere tamda yeteri kadar.
YanıtlaSilEllerinize sağlık.
Yazıyı okuyunca ıhlamurun kokusu burnuma geldi…😊🍃
YanıtlaSilDoğru yer doğru zaman doğru istek çok önemli... insan isteklerini kontol edebildiğin de gelişebiliyor
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok güzel bir yazı 💐
Az olan çok olandan kıymetli. Az olanın etkisi her zaman daha fazla. Burada mühim olan kıymet bilmek.
YanıtlaSilHerşey vaktinde ne kadarda güzel. İnsan sadece aceleci olduğu için heristedigini hemencicik olsun ister. Acele etmemek ve sabırı hatırlatan kıymetli bir yazı olmuş elinize sağlık.
YanıtlaSilNormalleştirmek... İnsan nelere nelere alışıyor, alışınca kıymetini göremez hale geliyor...
YanıtlaSilİnsan her güzel olan şeyin hayatında daimi olmasını ister
YanıtlaSilİnsan ister de ister, hiç başını sonunu düşünmeden sadece ister ne yazık ki…
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı elinize sağlık
Çok güzel emeğinize sağlık🌸
YanıtlaSilNe güzel, ne doğru bir tespit...
YanıtlaSilElimizdekilerin kıymetini bilmeliyiz. Her zaman en güzeli istemek değil de, Yüce Rabbimizin koyduğu dengeden emin olmak en doğrusu.
Demir tavında dövülür, her şey zamanında güzel ☺️
İsteklere yol verdikçe isteklerimiz bitmez hep daha fazlasını isteriz sonra da olmayacak yerde olmayacak şeyleri istemeye başlarız. O zaman ne yapmamız lazım? İstekle ihtiyacı ayırt etmek lazım ama nasıl?
YanıtlaSilIhlamur yaprakları yeniden filizlernirken bu yazıya denk gelmek çok keyiflendirdi beni. Rabbimin verdiği nimetleri fark edebilmek ve nankör olmamak ne önemli... 🍃🍃🍃
YanıtlaSil“ Gerçekten her şey vaktinde ve olduğu kadarıyla güzel”
YanıtlaSilMeğer kıvam ne kadar önemliymiş…🌺
En gizlinin en yakınında olması gibi... Çözümün gözünün önüne saklanması gibi.... Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilİnsanların güzeli her zaman istemesi ve sonun da onu normalleştirmesini çok güzel anlatmışsınız.
YanıtlaSil👏🏼👏🏼👏🏼
Teşekkürler
Elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilHer güzelliğin bir mevsimi olması ne güzel.. Her gelmeye yakın çoşkuyla gelişini beklemek.. Aslında İyi olan herşey her an bizim içimizde bir neşe değil mi? Onu beklemek bile … O anın gelmesini ümit etmek bile bir huzur…🌸🌸🌸🍒
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık🌸
YanıtlaSilÇok dogru kiymet bilmeli 🌹
YanıtlaSilİnsana açken yemek kıymetlidir. Tok ağırlamak zordur der atasözünde. Çünkü insan sürekli ulaşabildiği şeyleri değersizlestirir gözümde ta ki kaybedene kadar...
YanıtlaSilİnsan hep öyle değil mi? Yazın kar yağsa da serinlesek, kışın yaz gelse de güneşlensek… Elindekinin kıymetni bilmek yerine hep uzaktaki ihtimali istiyor. Böyle olunca insan elinde olanın da hakkını veremiyor, ki elinde olan hep olsa aynı Hz. Musa’nın kavmi gibi bıldırcın yerine soğan mercimek yok mu diyor?
YanıtlaSilElinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.Her güzellik geçici.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı ellerinize sağlık
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilHerşey vaktinde güzel.
YanıtlaSilDoğa ne güzel bir öğretmen…
YanıtlaSilCanım papatya :)
YanıtlaSilNe güzel bir farkındalık
YanıtlaSilHer şeyin bir zamanının olması kıymeti ne de arttırır 🌼
YanıtlaSilİnsanoğlu bir şeyin varlığına çabuk alışır. Yokluğuna ise tahammül ve sabır gösterdiğinde olgunlaşır. Güzel bir yazı emeğinize sağlık🌻
YanıtlaSil💜
YanıtlaSilHer şey zamanında güzel, elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilinsan problemlerini kalıcı çözünce gerçekten hayatı ıhlamur ağacı altında bir kahve tadında geçiyor. bunun da bir zamanı var
YanıtlaSilBurnuma kokusu geldi… ellerinize sağlık
YanıtlaSil🌿
YanıtlaSil