Hoş geldin Ramazan…
Sefalar getirdin.
İyi ki geldin.
Sen her zaman bize iyi geldin…
On bir ayın sultanı, on bir ay beklendin.
Büyük bir özlemle, yolların gözlendi.
Ramazan deyince, insan ister istemez eskilere gidiyor. Çocukluk hatıraları bir bir gözünün önüne geliyor.
Eskiden daha Ramazan gelmeden, onu en iyi şekilde karşılamak için hazırlıklar yapılırdı. Ramazana evler de, insanlar da hazırlanırdı. Evler boyanır, temizlenirdi. İftar ve sahur için alışverişler yapılırdı. Böreklik yufkalar bile önceden açılırdı. İnsanlarsa duygusal olarak hazırlanırdı.
“Ramazan geldi, evlerimize bereket geldi.” denilirdi. Özellikle iftar zamanı hep telaşlı geçerdi. Akrabalar, komşular eve davet edilir, birlikte iftar edilirdi. Gelemeyene de bazen yemek, börek bazen de tatlı gönderilirdi. Tabii eskiden komşuluklar da başkaydı. Mahallelerde büyük sofralar kurulurdu. Konu komşu herkes bir şeyler hazırlar, hep beraber iftar yapılırdı. Ne güzel paylaşımlardı...
Pide, Ramazanın olmazsa olmazıydı. Arkadaşlarla fırına pide almaya giderdik. Amaç fırından yeni çıkmış sıcacık pideleri, hızlıca iftar sofrasına yetiştirebilmekti. Sırada beklerken bol bol sohbet ederdik. Ama bir yandan da sabırsızlanır, tartışırdık. “Hop arkadaşım, sıraya girsene!” diye insanları uyarırdık. Oruçlu bir günün ardından yorgunluk ayrı, açlık ayrı olurdu. Eğer gelen yaşlı bir amca ya da teyze ise o zaman başka olurdu. Ona hemen sıra verilirdi. Ah ne güzel telaşlardı…
İftardan sahura kadar, öyle büyük bir coşku, koşuşturma olurdu ki… Eğer eve gelen misafir kalabalıksa, büyük bir sofra kurulur, hurmalar, kahvaltılıklar, çeşit çeşit yemekler sofraya koyulurdu. Önce büyükler, nineler, dedeler, sonra da biz çocuklar masaya buyur edilirdik. Kurtlar gibi acıkmış olarak sofraya oturma telaşına düşerdik. Eskiler bilir, her iftarda top atılırdı. “Top sesini duydunuz mu?” diye, herkes birbirine sorardı. İftarda, sahurda, “Ezan sesini duyduk mu, duymadık mı?” diye, tatlı gülüşmeler olurdu.
İftardan sonra da tempo düşmezdi. Bu sefer de, ev sahibi çay telaşına düşerdi. İftar sonrası sohbetlerin olmazsa olmazı tabii ki çaydı. Çayın bambaşka bir anlamı vardı. Bizim memlekette, her daim dostluğun da, artan muhabbetin de kaynağıydı. Çocuklar da unutulmazdı. Eskiden çikolata çok yaygın değildi. Mısır patlatıldı mı, çocuklar havaya uçardı.
Çay muhabbetleri sırasında fıkralar, hatıralar anlatılırdı. Sonrasında camiye teravih namazına gidilirdi. Küçük çocuklar da, büyüklerle gitmek için can atardı. Gerçi eskiden, büyük küçük herkes teravih namazına camiye giderdi. Şimdiki çocukları, hatta gençleri istesen de götüremiyorsun.
Sahur desen, onu da ayrı bir heyecanla beklerdik. Bizi sahur vakti uykudan uyandırmasalar üzülürdük. “Anne beni kaldır, anneanne beni kaldır. Ne olur beni de gece sahura kaldır!” diye, yalvarırdık. “Sen daha çocuksun. Bu orucu nasıl tutacaksın?” demezlerdi. Çocuklar için ‘tekne orucu’ vardı. Orucumuzu, gün içinde tutabildiğimiz zamana kadar tutardık. Hatta ertesi gün de, öğlene kadar uyurduk.
Bizim çocukluğumuzda, Ramazanda oruç tutmak pek keyifli olurdu. Sahur vakti, Ramazan davulcusu gelirdi mahalleye mesela. Başlardı tokmağını davuluna vurmaya. Hem davul çalar hem de bağıra bağıra maniler söylerdi:
“Hamuru yedin doymadın mı?
Hoşaf içtin kanmadın mı?”
On bir ayın sultanı Ramazan…
İnsanın iç dünyasını ferahlatan…
İnsanı insan yapan, merhamet ve paylaşım duygularını artıran…
Bu anılar bir çoğumuza çocukluktan kaldılar. Aslında anne babalarımızdan, büyüklerimizden aldığımız miraslar.
Şimdilerde ne mi yapıyoruz?
Büyüklerimizi rol model aldık, gençlerimize rol model olmaya çalışıyoruz.
Herkese “Hayırlı Ramazanlar”…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi”, programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
17 Yorumlar
Hayırlı Ramazanlar...
YanıtlaSilÇok samimi içten bir yazı olmuş eskilere gittik🍀 Emeğinize sağlık 🌺
YanıtlaSilEllerinize sağlık
YanıtlaSilRamazanı çok güzel anlatmışsınız. Ellerinize sağlık çok güzel olmuş. Ramazanı ve sevincini hep beraber yaşayalım inşallah 😊😊
YanıtlaSilŞükür kavuşturuna 🤲 Elinize emeğinize sağlık, ne güzel bir yazı olmuş 🥰
YanıtlaSilİnsanı çocukluğuna götürüyor... emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilEski günlere götürdü, elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilHayırlı Ramazanlar ,Ramazan geldi evimize bereket geldi 😊
YanıtlaSilGeçmiş ramazanlar gözümde canlandı
YanıtlaSilRamazan hangi zaman diliminde olursa olsun çok kıymetli. Bizler şimdi çocuklarımızın hafızasında nasıl anılar bırakırız ona bakmalıyız. Ramazan zaten kıymetli biz onu daha da kıymetli hale getirmeliyiz.
YanıtlaSilEskileri anmak çok güzel. Paylaşım için teşekkürler 🍉🍉
YanıtlaSilEski Ramazanları yaşamaya yaşatmaya devam edeceğiz. Onbir ayın sultanı Ramazanın hakkını verebilmek ümidiyle... Çok keyifli bir yazı emeğinize sağlık 💜🪻
YanıtlaSil🕌 Hayırla gelenden hayr vardır. Eskileri anmak ne güzeldi. Teşekkürler 😊
YanıtlaSilGeçmiş Ramazan'lar çok güzel. Fakat Ramazan geçip ve biten birşey değil. ramazanlar hala çok güzel ve insan Ramazan'ı iyi değerlendirmelidir.
YanıtlaSilÇocukluğumun ramazanlarına gittim
YanıtlaSilÇocukluk insanın anavatanidir ...hele 40 yaş sonrası akla düşen ,o minik çocuğu yanına alıp onunla hayata devam etmek nede güzel...kaleminize sağlık 🌺 çocukluğuma gittigim akşama iftar bekleme mutluluğunu anımsadım:)
YanıtlaSilRamazanın heyecanı bizlere hissettiren bir yazı olmuş. Teşekkürler 🍀
YanıtlaSil