Nasıl unutabilirdi ki? Daha dün gibi hatırlıyordu.
Felaketin üzerinden yaklaşık dört gün geçmişti. Korku, açlık ve susuzluk insanı vuruyordu ama asıl canını yakan bu değildi. Sevdiklerini kaybetmiş olmak, bir daha onları göremeyeceğini bilmenin çaresizliği kalbini sıkıştırıyordu.
Ahmet aile apartmanının önünde, çaresizlik içinde arama kurtarma ekibine yalvarıyordu.
‘’Gerçekten birileri var. Tekrar deneyin, yaşıyorlar. İnanıyorum gerçekten…’’
Yardıma ihtiyacı olan o kadar çok insan vardı ki ekipler yetişemiyordu. Birini bulunca da insanlar bırakmak istemiyor, kendi ailelerinin kurtarılması için yalvarıyorlardı.
Arama kurtarma görevlileri dört katlı binanın enkazından bir ses duyabilmek için etraftakilerden bir kez daha sessizlik istedi. Ahmet kalbi hızlıca çarparken içinden, “Rabbim! Ne olursun, ailemden biri sağ çıksın…” diye dua ediyordu.
İşte tam o sırada belli belirsiz bir ses duydular.
“Tık… tık… tık…”
Ekip sesi duyar duymaz, birilerini kurtarabilmek umuduyla hemen çalışmaya koyuldu. Bina neredeyse yerle bir olmuştu. Bu alanda çalışma yapmak kolay değildi. Fakat vakit kaybetmek istemiyorlardı. Zaman enkazdakilerin aleyhine işliyordu. Kazarken arada durup sesleniyorlardı. Artık ritmik sesleri gittikçe daha net duymaya başlamışlardı. Eğer o ince tiz ses olmasaydı, o yönü asla bulamazlardı…
Meryem, kaç kere uyudular, kaç kere uyandılar bilmiyordu. Murat uyandıkça usul usul ağlıyor, biraz konuşuyorlar sonra tekrar uykuya dalıyorlardı. Dakikalar, saatler, günler sanki birbirine karışmış, zaman kavramı ortadan kalkmıştı.
Sahi, bu kadar sabrın yanında zaman ne demekti?
Moloz yığınlarının altında kalan Meryem, defalarca seslenmesine rağmen hiç kimseden haber alamamıştı. Seslenmekten yorulmuştu. Ortalıkta yoğun toz vardı ve boğazı kupkuru olmuştu.
Meryem gözlerini açtı. En son hatırladığı, parmağının ucundaki minik taşı avucuna aldığıydı. Yine kendinden geçmiş olmalıydı. Sanki aynı sahneyi tekrar tekrar yaşıyordu. Avucunun içindeki taşı, üzerlerine çöken beton parçasına vurmaya başladı. Karşı taraftan aynı kendisinin çıkardığı gibi ritmik bir ses geliyordu. Sesleri daha net duymaya başlamıştı ki ne dediği anlaşılamayan konuşmalar da işitmeye başladı. Sesler gittikçe yaklaşıyor, konuşmalar netleşiyordu. Sonunda onları bulmuşlardı.
Derinden gelen bir ses, ona sakin olmasını, korkmamasını söylüyordu. Ve derken ince bir ışık huzmesi önce yanağına sonra da yavaşça gözüne doğru vurmaya başladı.
Ümit dolu geçen yaklaşık altı saatin sonunda, Meryem’i de, kardeşi Murat'ı da çığlıklar eşliğinde enkazın altından çıkarttılar. Meryem’in babasından ve abisinden haber yoktu. Annesi, yaklaşık yirmi dört saat önce kendilerinden yedi metre ileride çıkarılmış, hastaneye sevk edilmişti.
Onları, dışarı çıkarıldıklarında kalabalık bir grup, şükür gözyaşları ile karşıladılar.
Tanımadığı iki çocuğu kurtarmak için saatlerini harcayan insanlar, Meryem ve kardeşiyle birlikte gözyaşları içindeydi.
Kuzeni Ahmet, annesi ve kardeşi dışında o gece, o binada aileden yaklaşık on dört kişiyi kaybetmişlerdi. Bu kadar kayba rağmen Meryem ve kardeşi, yine de depremin en şanslı çocuklarındandı.
Peki, hangisi daha zordu?
Açlığa sabretmek mi?
Susuzluğa sabretmek mi?
Karanlığa sabretmek mi?
Yalnızlığa sabretmek mi?
Yoksa ümidini kaybetmemek mi?
Meryem için en kolayı ümidi kaybetmemekti…
O moloz yığınlarının arasında, Meryem’in aklında hep annesinin ona söyledikleri vardı:
“Kızım, kalplerin tek şifası sabır ve şükürdür.
İnsan, sabır ve şükürle her şeyin üstesinden gelebilir.
Dua her kapıyı açar, anneciğim.
Unutma! Allah, sabredenlerle beraberdir.’’
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi”, programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
15 Yorumlar
Allah sabredenlerle beraberdir 🤲🏼
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🪷
Sabır insanın hem şifası hem de yükseliş sebebi gerçekten. Her koşulda güzel sabredenlerden olmak duamız 🌻
YanıtlaSilAllah sabredenlerle birlikte ayeti her zorlukta sarıldığımız huzur… Allah her aşamada doğru tepkiler verecek bilinç nasip etsin inşallah
YanıtlaSilRabbim zorluklarla başa çıkabilecek irade versin hepimize inşallah 🤲
YanıtlaSilDerinden hissedilen ihtiyaç görme çabası. Elini taşın altına koyan herkesten ALLAH razı olsun. Çok yerinde bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilRabbim her daim dua şükrü dilimizden eksik etmesin inşallah
YanıtlaSilAllah sabredenlerle beraberdir .
YanıtlaSilÇok etkileyici bir yazı , elinize sağlık
Insan ümit ettiği kadar güçlüdür...
YanıtlaSilO günden sonra anlamı kalmadı.
YanıtlaSilMalın… mülkün…
Hiç önemi kalmadı.
Küslüğün, hasedin, dedikodunun…
Küs gidenler küs gitti.
Bilemezlerdi ki yoktu yarın…
İşte o yüzden insan o günü son günü gibi yaşamalı her gününü.
Sarıl kardeşim!
Anana, babana sarıl! Bir küçük toprak parçası için diriştiğin kardeşine sarıl!
Sen gidince önemi kalmayacak ki hiçbirinin. Zira, insanın ölümü kendi kıyametidir bilesin.
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır denilmiş. Sabredenlerden olmak ümidiyle kaleminize sağlık.
YanıtlaSilAllah sabredenlerle beraber
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş, yazanın emeğine sağlık… Allah gerçekten sabredenlerle beraber…
YanıtlaSilBaşımıza ne gelirse şükür ve sabır herşeyin ötesinde çözümlerdir...
YanıtlaSilHayatın sorularına doğru tepkileri verdiğimiz bir hayatımız olur inşALLAH
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🌺
YanıtlaSil