Her sabah ağlayarak okula gitmek, rutini haline gelmişti Ayşe’nin. Artık ne deseler ikna edemiyorlardı onu. Okul öncesi, anaokulu ve ilkokul birinci sınıf derken, “Ben okula gitmek istemiyorum.” diye kararını almıştı.
Psikolog, pedagog dahil çalmadıkları kapı kalmamıştı. Kim ne derse yapan anne ve babası artık yorulmuş, çaresiz kalmışlardı. Evet, her şeyin doksan dokuz çözümü vardı ama nasıl? İçten içe üzülen ebeveynleri, “Ne olacak bu çocuğun hali?” diyerek endişeleniyorlardı. Ayşe’ye sınır koyamayan babası, bazen öfke nöbetleri geçiriyor, bazen merhamet edeyim derken taviz veriyordu.
Daha küçüklüğünden yemek yeme problemi başlamış, alerjik bir çocuktu Ayşe. Bebekliği de bir o kadar zor geçmiş, yaşıtlarına göre gelişimi geriden takip etmişti. Ağlayan, mutlu olmayan bir çocuktu. Daha sekiz yaşındaydı ama annesini, babasını parmağında oynatıyordu.
Babasının lokantası vardı. Gece geç saatlerde, herkes uyurken eve gelen babası çoğu zaman ertesi gün görürdü çocuklarını. “Baban eve ne zaman geliyor?” diye soranlara, “Yarından yarına.” cevabını verirdi. Evin küçük çocuğuydu ve iki ablası vardı. Her dediği yapılan, bir dediği iki edilmeyen Ayşe, ‘yok’ kelimesini, ‘hayır’ kelimesini duymaya tahammül edemiyordu. Babası da, “Zaten yeteri kadar ilgilenemiyorum.” diyerek istediği her şeyi alıyordu. Doyumsuz, tatminsiz, küçük şeylerle mutlu olamayan şımarık bir çocuk olmuştu.
Okula gittiğinde zorlanmış, “Öğretmenimi sevmiyorum, değiştirelim.” dediğinde, anne babası ilginç bir şekilde, “Ayşe sevmediyse o zaman değiştirmeliyiz.” diyerek öğretmeni değiştirmişlerdi. Ama yeni gelen öğretmeni ile de aynı sorunlar yaşanınca, annesi Fatma Hanım yanlış yaptıklarını fark etti. “Bu problemi nasıl çözebilirim?” diye araştırmaya başladı.
Gittiği bir seminerde, “Sınırları olan imtiyaz sahibi olur.” denilince bunu uzun uzun düşündü. Evet, onlar anne baba olarak çocuklarına sınır koymamışlardı. Annesinin “Hayır.” dediğine, babası “Evet.” diyordu. Annesine yaptıramadığı şeyleri, babasına yaptıran Ayşe, sınırları zorluyordu. Annesi ona kural koyduğunda, ”Seni sevmiyorum.” diyebiliyordu.
Çocukları böylelikle hem küstah hem mutsuz hem de doyumsuz olmuştu. Günlük yapması gereken rutinleri de artık yapmak istemiyordu. Her şey ona yük geliyordu. Kimseyle iletişim kurmak, hatta kımıldamak bile istemiyordu. Okulu da ona ağır geliyordu. Evde oturup sadece bilgisayar oynamak istiyordu.
Annesi Fatma Hanım, öncelikle oyun bağımlılığını bitirme kararı aldı. Artık eline tablet, telefon vermiyordu. Küçük çocuğu ile daha çok ilgileniyor, birlikte mutfağa geçip pastalar, börekler yapıyorlardı. “Hadi birlikte ev silelim, hadi birlikte ev toplayalım, hadi birlikte bulaşık makinesini düzenleyelim.” derken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorlardı.
Gün geçtikçe düzeliyordu küçük Ayşe. Yarının sağlıklı nesillerinden olabilmesi için hareket halinde olması, yaşına göre minik minik sorumluluklar alması onu bağımlı olduğu bilgisayar oyunlarından hem uzaklaştırmış hem de mutlu ve kendine güvenen bir çocuk olmasını sağlamıştı.
Deneyimsel Öğreti der ki; “Bu hayatta durağanlık yoktur.”
Fatma Hanım, “Harekette bereket vardır.” sözünün ne anlama geldiğini anlamıştı. Küçük çocuk bile olsa sorumluluk vermesinin hayatta onu bereketlendirdiğine şahitlik etmişti.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara
hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.
49 Yorumlar
Her boşluk elbet bir şeyle dolacaktı..
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık 🔹
Günümüz ebeveynlerinin büyük problemi. Çok güzel ele alınmış. Çok seviyoruz diye verilen tavizler maalesef aile ilişkilerini bozuyor. Teşekkürler.
YanıtlaSilDeğişim kolay olmasada bir yerden başlamalı insan 🪻
YanıtlaSilYazı için teşekkürler🌿
Hayatta o kadar çok Ayşe gibi insan var ki! kimisine çocukken müdahale ediliyor kimisine büyüdüğünde bile kıyılamıyor... Kaleminize sağlık💓
YanıtlaSilHer bireyin küçük yaştan itibaren kendisine göre bir bedel ödemesi ve üretimde kalması gerektiğini anlatan güzel bir yazı olmuş 🌸
YanıtlaSilEllerinize sağlık. Harekette bereket var. İnşallah insan hareket ettikçe üretmeye başladıkça daha mutlu olmaya başlıyor. 👏🏻👏🏻👏🏻
YanıtlaSilİmkanlarla insan marifetleşemiyor. Birazda şımartılıyorsa sonrasında değiştirilmesi zor bağımlılıklar oluşmaya başlıyor. Ama hiç birşey için geç değil. Önemli olan durumu farketmek hatayı telafi için çaba sarfetmek.
YanıtlaSilEllerinize sağlık🌾
YanıtlaSilBugün yapıp ettiklerimiz yarınımızı şekillendirir. Bunu düşünerek hareket etmek en güzeli. Emeğinize sağlık🌺
YanıtlaSilHarekettedir bereket...💫
YanıtlaSilHareket insanı bereketlendiren, yegane şey.
YanıtlaSilSınırlar çocukların iyiliği için… Ellerinize sağlık, teşekkürler…
YanıtlaSilElinize sağlık.
YanıtlaSilİnsan ilişkilerinde sınır koydukça hem kendini hem etrafındakileri koruyor. Sınırlarla birlikte herkes kendi alanına sahip çıkıp sorumluluğunu alıp böylece yetişmiş oluyor. Emeğinize sağlık,farkındalık sağlayan bir yazı olmuş 🌱🌱🌱
YanıtlaSilHarekette bereket vardır...
YanıtlaSil🌺
YanıtlaSilHarekette bereket var çünkü insan hareketi kesmiş olduğunda sadece durmuyor. Birde geri gidiyor. Artık daha da yapası gelmiyor. Üşengeçliği artıyor. İsteksizliği artıyor. Şikayeti artıyor. Her geçen gün insanı daha mutsuz bir insan haline getiriyor. O yüzden evet hareket güzeldir, insan durarak mutlu olamaz, ancak hareketi varsa mutlu da olur başarılı da.
YanıtlaSilNet olmak, net bir duruş problemin asıl kaynağı için çözümdür. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilEmegi gecenlerden Allah razi olsun
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok güncel ve anlamlımbir yazı olmuş.
YanıtlaSilBir yerde taviz verilmeye başlandığında taviz tavizi doğurur. Çocuklarımızı yetiştirelim derken mutsuz çocuklar olmalarına neden olmamak için bedel ödetmeliyiz.
YanıtlaSilİnsan sorumluluk aldıkça nasılda toparlıyor mesele hareketin başlaması çok güzel yazı olmuş ellerinize sağlık🪻
YanıtlaSilHayatlarımızda durağanlığa yer vermemek gerekli. Yavaşlayabiliriz ama hareketsiz kalmamalıyız ki bereketten mahrum kalmayalım...
YanıtlaSilSorumluluk ne kadar önemli yaşına göre her çocuğa bu hak verilmeli…
YanıtlaSilSınırları ve hareketi anlatan güzel bir yazı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilSorumluluk verilen çocuk problemlerini kendi çözme becerisi de kazanır 👍🏻🌸
YanıtlaSilÇocuklarına sınır koymayan hayır diyemeyen ebeveynler herşey evet demek zorunda kalıyor maalesef farkındalık oluşturan güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilHareketi olmayanları toparlayan bir cümle: "Hayatta durağanlık yok."
YanıtlaSilHareket problemi azaltır:)
YanıtlaSilHayatta her şey net olmak ve hareketle ilişkili…
YanıtlaSilEllerinize emeğinize sağlık 💐
İnsan ne çok yanılıyor, sevgimizi ilgimizi hep çocuğun konforunu rahat ettirmek ile ilişkilendiriyoruz. Hayata hazırlamak yerine hayatı konforlu bir yermiş gibi gösteriyoruz. Fakat hayatta malesef durağanlık yok hareketsiz olan herkes ve her şey bozulmaya başlıyor. Bize bunu tekrar hatırlatan bir yazı olmuş elinize sağlık.:)
YanıtlaSilProplemlere verdiginiz tepkiler çözümleri nasılda kolaylaştırıyor.Proplemler hep var olacak onları nasıl çözecegimiz ise bizim sınırlarımızla alakalı ...o zaman netlik oyunu bozar....
YanıtlaSilİnsan bedeli kadar. Ne kadar erken ve ne kadar bedel ödeyen olursak o kadar iyi. Çocuklarımız için de aynı şey geçerli. Onlar daha küçük demeden bedel ödetmeye başlamalıyız.
YanıtlaSilİnsanlar duyduğu hayırlarla olgunlaşır. Çok güzel bir yazı 🌻
YanıtlaSilDoğru yerde konulan sınırlar ve hayırlar insanları toparlar 👍
YanıtlaSilKaliteli ilişkinin yolu sınırlardan geçer…
YanıtlaSilÇok güzel yazı olmuş 🌿 Kaleminize sağlık 🌿
YanıtlaSilTanıdık geldi birçok yerden maalesef…
YanıtlaSilEmeğinize sağlık ☘️
Hep böyle böyle verdik tavizleri. Zaten çalışıyorum ilgilenemiyorum bari istediği oyuncağı alalım, işten geç çıktım en azından avm ye götürelim... Oysa hayatı yetiştirme tarzı bu değil. Üretmeyen her insan tüketmeye mecburdur. O sebeple harekette bereket vardır....
YanıtlaSilHepimizin ortak problemlerini çok açıklayıcı bir şekilde bizlere anlattınız. Elinize sağlık....
Biz büyütüyoruz yetiştirmiyoruz
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilTaviz merhamet değildir, ah bir bilsek.. büyük bir probleme güzel bir ışık olmuş, ellerinize sağlık🌸
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌿
YanıtlaSilÜretimle hareketleriniz ve beraberinde bereket gelir. Çünkü biz fark etmesekte hayatta durağanlık yok...
YanıtlaSilhem sınır çizememiş, hem de durduğunu sandığı yerde aslında geriye giden bir gençlik var... keşke bu yazıyı afişlere bassak, her yerde dalgalandırsak.
YanıtlaSilGünümüz ebeveynler için bu sorunu çözmek için guzel yazı olmuş, teşekkürler.
YanıtlaSilBir problem den uzaklaşmak yeterli olmaz aynı zamanda fayda veren işlere yonelmek gerekir.
Hayatta sergilediğimiz her davranışın ölçülü olması önemli ve var olan problemleri düşündükten sonra harekete geçmek de metinde olduğu gibi problemlerin çözümü olabiliyor...
YanıtlaSilİmtiyaz sınırları olanındır. Çocuk büyütmek ve yetiştirmek arasında büyük fark var. Çok güzel yazmışsınız 🌸
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık
YanıtlaSil