JONJON MEKANLAR JONJON KONUŞMALAR

Ortam hafif loş ışıklarla aydınlanmıştı. Duvardaki seramikler ışığın da etkisiyle dikkati üzerine topluyordu. “Seni müthiş bir yere götüreceğiz. Bak daha önce böyle bir yere gitmemişsindir…” diyerek onu zorla tanımadığı bir mekana sokmuşlardı. Haklarını yiyemezdi, gerçekten daha önce buna benzer bir yere en son ne zaman gittiğini hatırlamıyordu. Duvardaki aplikler “Bir porsiyon köfte patates maaşının yarısı kadar” diye ona sesleniyordu. Sandalyelerdeki kadife kumaşları görünce ceketinin düğmelerini ilikleyip saygı duruşuna geçmeyi düşündü.


Neyse ki yemeği arkadaşları ısmarlamak için ısrar etmişlerdi. Kendisi de “Aman yok canım olur mu?” diye biraz sızlandıktan sonra “İyi hadi madem o kadar ısrar ettiniz” e bağlamıştı. Tam o bu düşüncelere dalmışken ileriden bir ses geldi…

- Buyurun efendim, masanız.
- Çok teşekkür ederiz…
- Sağ olun…

Takım elbise giyen bir garson masaya yerleştiklerinden emin olduktan sonra menüleri getirdi. Haklıydı, bir şişe su fiyatı bile normalin çok üzerindeydi. Sanki dağdan kendileri indirmişler de, şişeye koymuşlardı…

- Ne alırdınız? Sorusuyla düşünceleri bölündü.
- Köfte patates…

Siparişler verildi, süslü garson bardaklara su koydu. Konuşma esnasında her boşaldığında tekrar doldurmaya devam edecekti… Menüler geri verildi. Evet, şimdi konuşmaya başlayabilirlerdi. Oturdukları mekana yakışır bir konu seçmeleri gerekirdi. Sonuçta jonjon mekanlar jonjon konuşmalar gerektirirdi.


Genel kültür ile açılış yaptılar. Kültürün getirdiği davranış kalıpları ve bu davranışların toplulukları oluşturması fikrinden sosyolojiye geçiş yaptılar. Keyifleri yerindeydi. Konuşmayı çoğunlukla tek bir kişi yapıyordu. Delil ardına delil, bilgi ardına bilgi sunuyordu. "Kim ne der?" sorusu için bir cevap, söylenen için bir delil sunuyordu. Sonuçta Kanada’da siyasal bilimler okumuştu. Üzerinde utanmasa cebinden güvercin çıkartacak bir “Ben bilirim” edası vardı.

Yanındaki arkadaş Güvercin Adam’a baş kaldıracak gibi oldu. Ağzını açtı. Sonra kapadı. Su içti. Tekrar bir düşündü. Derin bir nefes aldı. Eyvah, dalışa hazırlanıyordu. “Yapma” diye aklından geçirdi ama nafile. Sandalyesinde dikleşti. Zihninde kelimeleri hazırladı ve bulduğu saniyelik boşlukta jonjon mekandaki jonjon konuşmanın ortasına daldı.

- İşte o nedenle su küçüğün söz büyüğün demişler.

- Aslında o sus küçüğün söz büyüğün olacaktı. Bu da doğru bildiğimiz yanlışlardan biri işte…

İki cümleyle saniyeler içinde Güvercin Adam kanatlanıp göklere çıkmıştı. Haklılık tablosuna bir çentik daha çizmiş tartışmadaki bütün argümanları bozuk para misali harcamıştı. Çıkışta bahşiş olarak kullanacak olmalıydı. Fakat etrafındaki herkes bunalmıştı. Hem çok konuşmasından hem de sürekli haklı olmaya çalışmasından.

Haklı olduğu için, doğruları söylediği için kaliteli arkadaşlıklara sahip olması gerekmez miydi? Neden etrafındakiler ondan sıkılmış ve akşamı yarıda kesmek istemişlerdi?

Neydi peki kaliteli iletişim kurmanın sırrı?

Haklı olmak değil de hak eden olmak, önemli olan değil miydi oysaki?


Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü 
ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. 
Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme 
ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
 

Kim Kimdirİlişkide Ustalık”Başarı Psikolojisi programlarıyla 

mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara 

hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.

Yorum Gönder

22 Yorumlar

  1. Ellerinize sağlık. İnsanoğlu çok konuştuğunda haklı çıkacağını düşünüyor. Ama haklı çıkmıyor.
    Çok konuşunca ikna edeceğini zannediyor. Olmuyor.
    Deneyimsel tasarım öğretisi derki miktar artıkça etki azalır.
    Ellerinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  2. Haklı olmaya çalışırken gerçeklerden uzaklaşıyoruz. Bu hem iletişimimizin kalitesini olumsuz etkiliyor hem de hayattaki ilerleyişimizi

    YanıtlaSil
  3. Doğrusu insanoğlu çok zorbadır...

    YanıtlaSil
  4. Doğrusu insanoğlu çok zorbadır...

    YanıtlaSil
  5. Yer yer gülümseyerek okudum ama günümüzün acı gerçeklerinden birini daha ele almışsınız ellerinize sağlık 💫

    YanıtlaSil
  6. İletişimin aslında ne demek olduğunu iyi bilmek gerekir. Bildiğinde de böbürlenmemek :)

    YanıtlaSil
  7. Işıl Sezer7 Ekim 2024 15:06

    Haklı olmak mı, hak eden olmak mı?

    YanıtlaSil
  8. Okurken ortam gözümün önüne geldi 🤦‍♀️

    YanıtlaSil
  9. Kaliteli iletişimin ne olduğunu bilmeden geçen ömürler... Teşekkürler 🏵️

    YanıtlaSil
  10. Özlem Aktoprak7 Ekim 2024 15:19

    Ellerinize sağlık🌾

    YanıtlaSil
  11. Hepimizin etrafında vardır böyle insanlar, amaç sadece bildiğini aktarmak ve alkışlanmak olsun. Oysa iletişimde en önemli şeylerden biri değil miydi hedef. Ne söylersem ortada kalıyor kimse bir şey almıyor, kimse hayatında kullanmıyor, kimse faydalanamıyor. İşe yaramayan bir konuşma ne kadar başarılı olmuştur ki, şimdi bu kişi birde kendini başarılı bir konuşmacı mı zannediyor? Tekrar düşünmek, düşündürmek lazım.

    YanıtlaSil
  12. İnsan daha “elit” olabilmek için anlaşılmayan kelimeleri tercih eder. Halbuki işin sırrı anlaşılmaktan geçer.
    Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı 💖

    YanıtlaSil
  13. Hak eden olabilmek.. ellerinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  14. Bazı mekanlar vardır çok gösterişlidir ama insanı daraltır, sıkar bazı mekanlar vardır çok sadedir ama insana huzur verir. İnsanlar da böyledir bazıları canını sıkar bazıları huzur verir.

    YanıtlaSil
  15. İnsan ne çok aldandı…Ne yazık ki!!!

    YanıtlaSil
  16. Hak eden nasıl olunur?
    Emeğinize sağlık 🪷

    YanıtlaSil
  17. Anlaşılabilir olmak ümidiyle 🤲 Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  18. "Süslü garson" :))
    Fayda vermeyen süsler ve guzellikler bir yerden sonra tikanır yok olup gider.. Amacı olan her güzellikte hayata ve yaşama anlam katar ve insan hem fayda sağlayan hemde güzel olanı sahiplenir ve kiymet verir.
    Guzel yazi olmuş, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  19. Zeynep Büşra9 Ekim 2024 18:52

    Hak etmenin önemi büyük, teşekkürler 🪷✨

    YanıtlaSil
  20. Ah ah, her doğru her yerde söylenmez :) Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar :)

    YanıtlaSil
  21. Tuğçe 🌻11 Ekim 2024 07:55

    Eh ne de olsa jonjon mekanlarda jonjon konuşmalara yapılırdı :)
    Farkındalık oluşturan güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  22. Haklı olmak değil de hak eden olmak...

    YanıtlaSil