UÇMAK İSTİYORUM




Herkes kendi kabiliyeti ölçüsünde tasarlar.


Kimi elindeki on lira ile kendine bir sakız alıp çiğnerken, kimi onunla ticaret yapar, parayı büyütür ve bir yatırım aracı haline getirir.


Kimi elinde kalan üç beş bakliyat ile “Bunlardan bir şey çıkmayacak. Bugün de aç kaldık.” derken, kimi onlardan bir aşure pişirip koca bir gemiyi doyurur.


Kimi elindeki kumaşla bir sofra bezi yaparken, kimi ondan çok şık bir elbise tasarlayabilir.


Kimi elindeki elması üç tahta kaşık karşılığı satarken, kimi kıymetini bilip müzelerde sergileyebilir…


Kiminin “Bundan adam olmaz.” diyerek vazgeçtiği çocuk, kimi için bir Einstein olabilir…


Kimi yalnızca kendi istek ve ihtiyaçları ile ilgilenirken, kimi diğer insanların ihtiyaçlarını kendi isteklerinin önüne koyar.


“İhtiyaç giderenin ihtiyacı giderilir.” der ve yola koyulur…


Herkes kendi kabiliyeti ölçüsünde tasarlıyorsa; Peki o kabiliyeti ne belirler?


Kişinin daha önceden karşılaştığı problemlere karşı olan tavrı elbette.


“Yine mi ben?” deyip şikayet ederek çözümden mi uzaklaştı?


Yoksa “Peki şimdi ne yapabilirim?” diyerek eldeki imkanlarla, mücadelesine devam mı etti?


İnsanın önüne her zaman seçenekler çıkar ve birini tercih etmesi gerekir. Tabii diğerinden de vazgeçmesi. Önemli olan tercih edilen seçenek, beni dünümden daha iyi yaptı mı? Bir adım öne taşıyabildi mi? Yükselerek uçmayı mı seçtim, yoksa alçalarak düşmeyi mi?







Kuşlar mesela, hepsinin türü birbirinden farklı. Uçma şekilleri, yükselişleri, hızları farklı. Hangi kuşa benzemek isterdin?


Yüksek kanat yüküne sahip olan kuşların kütlelerini taşıyabilmek için daha hızlı uçması gerekir. Kütlesi küçük, düşük kanat yüküne sahip kuşlar ise daha yavaş da uçsa havada uzun süre kalabilir.


İşte aynı böyle, kanadında yükü çok olan insanın da yükselmesine hız vermesi gerekir. Çünkü kendini ancak taşıyabilir o hızda. Peki ya yüküm çok değilken, başkaları talep etmediği halde kendi kendime onların yükünü de yüklendiysem? İşte o zaman altından kalkamayıp alçaklarda uçmak zorunda olacağım için hafif olmayı mı tercih ederdim?


Hafif insan kimseye yük olmadığı gibi kendini de daha kolay taşır. Hem kimseye zorluk vermez hem de işlerini kolaylaştırır. O yüzden hep yanımızda olsunlar isteriz. Problemlere çözüm üretme marifetleri gelişmiştir. Kendisi hafif olmakla birlikte diğerinin ağır oluşuna da takılmaz.


Kuşların uçuş amaçları da hızlarını etkiler. Kuşlar göç ederken normalden daha yavaş uçar. Yiyecek ararken, avlanırken ya da avcıdan kaçarken normalden daha hızlı uçar. O zaman insanın istek ve ihtiyaçlarını iyi analiz etmesi gerekir. Bir hedef doğrultusunda hareket eden insanın da hızlı davranması gerekir. Araya giren nazlar, niyazlar, şikayetler ancak o süreci yavaşlatır.





Ve sonuç olarak; Herkes kendi kabiliyeti ölçüsünde tasarlar.


Yumurtayı insan kırarsa omlet olur.


“O” kırarsa göklerde süzülür martı olur, şahin olur…







Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerle bugünümüzü 
ve yarınımızı tasarlamamızı sağlayan bir gerçeklik ilmidir. 
Bireylerin problemlerini doğru tespit edebilmeleri ve çözüme 
ulaşabilmeleri için stratejiler sunar.
 

Kim Kimdirİlişkide Ustalık”Başarı Psikolojisi”, programlarıyla 

mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara 

hedeflerine ulaştıracak yöntemler gösterir.











Yorum Gönder

6 Yorumlar

  1. ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  3. Herkes kendi kabiliyeti ölçüsünde tasarlar.
    Emeğinize sağlık 🪷

    YanıtlaSil
  4. Peki şimdi ne yapabilirim?” diyerek eldeki imkanlarla, mücadelesine devam mı etmek… ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. O zaman hedefi iyi belirlemeli…

    YanıtlaSil
  6. Harekete göre marifet olur.

    YanıtlaSil